Otelde alacağımız kahvaltı sonrası Panoramik olarak yapacağımız şehir turundan sonra, Tokat merkezdeki, köklü tarihi hissedebileceğiniz ve 900 yıllık tarihin izlerini gözle görebileceğiniz Sulu Sokak ve Halit Sokak, tarihi Tokat evleri ve onu çevreleyen, Roma, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine ait, cami, han, hamam, medrese, türbe, bedesten, çeşme gibi birbirinden güzel birçok eserle dolu tarihi dokusuyla Tokat’ın eski kent merkezini geziyoruz. Bir sonraki noktamız Ulu Cami olacak. Ulu Cami, Danişmendliler Dönemi’nde, 13. yüzyılda yapılmıştır. Bu caminin en önemli özelliği, doğu ve batı yönünde iki tane son cemaat yeri yani camilerde camiye bitişik olan revaklı yer bulunuyor. Bu revaklı son cemaat yeri örneğine Anadolu’da sadece Tokat’ta rastlanıyor. Ulu cami gezimizden sonra, bakırcıları ziyaret ediyoruz. Tarihi Taşhan’da alışveriş molası verdikten sonra Sivas’a gitmek üzere aracımıza geçiyoruz ve 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra ilk olarak şehir içinde Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi’ni gezerek Kurtuluş Savaşı’ndaki kongre heyecanını yaşıyoruz. Kent meydanında valilik binasını dışarıdan izleyip, 1580 yılında üçüncü Murad’ın veziri Sivas valisi Ali Bey oğlu Mahmud tarafından yaptırılan Kale Camisini, 1271-72 yılında Muzaffer Burcuverdi tarafından yaptırılan Buruciye Medresesi’ni, aynı tarihte İlhanlı veziri Sahip Şemseddin Mehmed Cüveyri tarafından yaptırılan Çifte Minareli Medrese’yi, 1217 -18 de 1. İzzettin Keykavus tarafından yaptırılan Şifaiye Medresesi ve Darüşşifasını görkemli taç kapısından girerek geziyoruz ve ardından aracımızla buluşuyor ve Kangal Köpeği Yetiştirme ve Uygulama Merkezi ziyaretimizden sonra ülkemiz termal kaplıcaları içinde kendine özgü bir yeri olan Kangal Balıklı Kaplıcaya gidiyoruz. Sazlık haldeyken, 1917 yılında ayağında yara olan bir çobanın tesadüfen tedavi olmasıyla keşfedildiği bildirilen, termal havuzlarından yararlanabileceğimiz ve konaklama yapacağımız, tedavi özelliği itibari ile dünyada bir benzerini bulmanın mümkün olmadığı kaplıca, ilmi ve tıbbi bir mucizeyi Sedef hastalığını tedavi ederek sergilemektedir. 36-37 derece sıcaklıktaki kaplıca suyunda bulunan balıkların mucizevi bir şekilde tedavi yöntemi uygulaması bu kaplıcanın ününü ve özelliğini daha da artırmaktadır. Çünkü, modern tıpta şimdiye kadar fayda görmeyen dünyanın her yerindeki cilt hastalıkları için Kangal balıklı kaplıcası en son ümit kaynağı olmaktadır. Tahriş olmuş veya herhangi bir enfeksiyondan oluşmuş cilt dokusundaki yaraları; egzama, cerahatli sivilceler ve hatta tıpta tedavisinin imkansız olduğu bilinen "Sedef" hastalığı gibi cilt hastalıkları, 2-10 cm büyüklüğündeki Cyprinide (Sazangiller) familyasından Cyprinion Macrostamus (Beni Balığı) ve Garra rufa (Yağlı Balık) türündeki balıklar tarafından iyileştirilmekte ve izleri kaybolmaktadır. Suyun romatizmal hastalıklara, nörolojik (nevralji, nevrit, felç), ortopetik ve travmatolojik sekellerde (kırıklar, eklem travması ve kas hastalıkları), jinekolojik sorunlarda (lavaj ile), deri hastalıklarında, böbrek taşlarında (içme ile) ve psikosomatik bozukluklarda yararlı olduğu rapor edilmiştir. (Ankara Ünv. Tıp Fak. Hidroloji ve Fizik Tedavi Enstitüsü, Klinik Raporu, 2 Mart 1997)
Sabah Kahvaltısı: Otelde
Öğle Yemeği: Ekstra
Akşam Yemeği: Otelde
Konaklanacak Otel: